"edâ" kelimesinin anlamı nedir?
edâ: çalım, işve, naz. 2- bizim, durum.
edâ kelimesinin ardından gelen kelimeler
edb: su gibi akıp giden güzel söz.
edik: çedik, çizme, çocukların giydiği ufak pabuç.
ednâ: en aşağı, basit, değersiz.
efgan: acı ile bağırıp çağırma, feryat, figan
eflâk: felekler, gökler, yıldızlar.
eğn: üst, boyun, arka, sırt.
eğva: azdırma, baştan çıkarma.
Ehl-i beyt: Hane halkı, Hz. Muhammet'in ailesi. Hz. Muhammet, Hz Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin.
ejderha: büyük canavar. büyük yılan.
ekdam: gayret ve sebatla çalışma.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.
demde: eğlencede, dolaşmada.
dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.
döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.
el aman: bozgun ve sızlanma anlatır.
enik: kedi ve köpek yavrusu.
fakr: yoksulluk, eksiklik
filhâl: (Fi-l-hâl) Şimdi, hemen. * Bu halde. * Hadd-i zâtında.
gedik: birkaç dönümlük arazi.
hamir: şarap, alkollü içkiler.
hayf: haksızlık, zulüm, yazık ki, heyhat, vah.
hûr: cennet kızı, güzel kız.
ibrim ibrim: dalga dalga ibrişimli, gelinin başına takılan ipek tel.
kabal: ortaklaşa ya da ücretle başkasının tarlasında çalışma.
kavl: söz verme, sözleşme.
kırkbudak: Hacı Bektaş ve Balım Sultan tekkelerinde bulunan kırk mumlu şamdan.
koyak: yüksekten inen suların toplandığı yer, derin olmayan çukur.
lat: Arapların İslam öncesi putlarından biri.
nasuh: bozmamak üzere tövbe eden adam, bu çeşitten tövbe.
obrulmak: oyulmak, oyula oyula suya batmak.
peri: doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel, çok güzel dişi varlık.
riyâzât: az yemek, az içmek az uyumak yoluyla nefsi terbiye etmek. Nefsi yenmek için bunlara katlanmak.
Salman: Peygambere ilk iman edenlerden bir İranlı.
Seb'ül mesan: Yedi kat gökyüzü. Yedi ayetten oluşan Fatiha suresi.
semender: ateşte yanmadığı rivayet edilen efsanevi bir hayvan, su kertenkelesi.
sun: yaratma, kurma, yapma.
şekva: şikayet, aciz kaldığını ve zavallılığını haber vermek.
şellek: yük halinde bağlanmış çalı çırpı pılı pırtıdan ibaret sırt yükü.
tağ: kavun, karpuz gibi bitkilerin gövdeleri ve yerde kayılan kolları, dalları.
tapşırmak: 1. lsmarlamak. 2.Emanet etmek. 3. Söylemek, ad söylemek.
ulu divan: mahşer günü insanların Tanrı huzuruna çıkışı.
varak: yaprak, kağıt veya kitap yaprağı, yazılmış kağıt.