"baylık" kelimesinin anlamı nedir?
baylık (
bay)
: zengin, zenginlik
baylık kelimesinin ardından gelen kelimeler
baz: doğan. 2- Bir şeyin küçük kısmı, parçası, bir miktar, bir kısım.
becare: biçare, çaresiz, umarsız.
bed: bet, kötü, yakışıksız.
Bedahşan (Badakşan): Afganistan'da eyalet. Merkezi Feyzabat şehridir. Kökçe nehrinin yukarı yatağında çıkan -bir yakut türü olan- lacivert taşıyla ünlüdür.
bednam: adı kötüye çıkmış, kötü ün kazanmış.
beka: kalma, kalım,sürme, yaşama.
beli: evet, peki, doğru. "Allah insanoğullarını yaratınca onlara "Ben sizin Tanrınız değil miyim" diye sorar. Onlar da "beli" diye karşılık verirler.
belik: uzun ince saç örgüsü.
bende: kul, köle, bağlanmış.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
bezestan: değerli eşyanın satıldığı kapalı çarşı.
billah: Tanrı adına içilen ant.
çevre: sırma işlemeli baş örtüsü, mendil.
dalgerdan: 1.Güzel göğüs. 2.Vücudun omuzla birlikte göğüsten yukarı bölümü, büst.
dehr: dünya, zaman, devir
edb: su gibi akıp giden güzel söz.
el aman: bozgun ve sızlanma anlatır.
enik: kedi ve köpek yavrusu.
fakr: yoksulluk, eksiklik
filhâl: (Fi-l-hâl) Şimdi, hemen. * Bu halde. * Hadd-i zâtında.
gedik: birkaç dönümlük arazi.
hamir: şarap, alkollü içkiler.
hayf: haksızlık, zulüm, yazık ki, heyhat, vah.
hûr: cennet kızı, güzel kız.
ibrim ibrim: dalga dalga ibrişimli, gelinin başına takılan ipek tel.
kabal: ortaklaşa ya da ücretle başkasının tarlasında çalışma.
kavl: söz verme, sözleşme.
kırkbudak: Hacı Bektaş ve Balım Sultan tekkelerinde bulunan kırk mumlu şamdan.
koyak: yüksekten inen suların toplandığı yer, derin olmayan çukur.
lat: Arapların İslam öncesi putlarından biri.
nasuh: bozmamak üzere tövbe eden adam, bu çeşitten tövbe.
obrulmak: oyulmak, oyula oyula suya batmak.
peri: doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel, çok güzel dişi varlık.
riyâzât: az yemek, az içmek az uyumak yoluyla nefsi terbiye etmek. Nefsi yenmek için bunlara katlanmak.
Salman: Peygambere ilk iman edenlerden bir İranlı.
Seb'ül mesan: Yedi kat gökyüzü. Yedi ayetten oluşan Fatiha suresi.
semender: ateşte yanmadığı rivayet edilen efsanevi bir hayvan, su kertenkelesi.
sun: yaratma, kurma, yapma.
şekva: şikayet, aciz kaldığını ve zavallılığını haber vermek.
şellek: yük halinde bağlanmış çalı çırpı pılı pırtıdan ibaret sırt yükü.
tağ: kavun, karpuz gibi bitkilerin gövdeleri ve yerde kayılan kolları, dalları.
tapşırmak: 1. lsmarlamak. 2.Emanet etmek. 3. Söylemek, ad söylemek.
ulu divan: mahşer günü insanların Tanrı huzuruna çıkışı.
varak: yaprak, kağıt veya kitap yaprağı, yazılmış kağıt.