"abd" kelimesinin anlamı nedir?
abd: kul.
abd kelimesinin ardından gelen kelimeler
abad: zengin olma, varlıklı olma, bayındır.
abdal: derviş. Tanrı sevgilisi, kırk din ulusundan biri. Saçlarını, kaşlarını, bıyıklarını ve sakallarını usturayla tıraş ettiren, davul ve dümbeleklerle, sancaklarla toplu halde gezen Şii -Batıni bir derviş topluluğu, doğrudan doğruya derviş anlamına da gelir.
ebdal: derviş. Tanrı sevgilisi, kırk din ulusundan biri. Saçlarını, kaşlarını, bıyıklarını ve sakallarını usturayla tıraş ettiren, davul ve dümbeleklerle, sancaklarla toplu halde gezen Şii -Batıni bir derviş topluluğu, doğrudan doğruya derviş anlamına da gelir.
abdal donu: gezgin derviş giysisi, derviş görünüşü.
abes: boş, asılsız, saçma.
ab-ı zemzem: Kabe yakınlarında bir kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
abidane: ibadet edene yakışacak bir surette.
abit: çok ibadet eden, dindar.
ablak: değirmi, yaygın yüz.
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
Hızlı kelimeler listesi
ağıl: koyun ve keçi sürülerinin gecelediği çit ya da duvarla çevrildiği yer.
amal: amel, yapılan iş, eylem, edim. 2- ameller.
Anka: Kafdağında olduğuna inanılan masal kuşu.
arma: eskiden erkeklerin, askerlerin bellerine bağladıkları fişeklik.
barekallah: kutlu olsun, hayırlı ve bereketli olsun.
bednam: adı kötüye çıkmış, kötü ün kazanmış.
berk: güçlü, kuvvetli, sağlam.
bi-gane: kayıtsız, alakasız, dünya ile ilgisini kesmiş olanlar.
dağ: yara. 2- kızgın demirle vurulan özlük belirtici damga, işaret, nişan.
demkeş: devamlı öten bir güvercin cinsi, şarap içen.
dildar: sevgilisinin gönlünü çelmiş.
erte: yarınki, gelecek gün.
fodulluk: sıradan, töreden dışarı iş yapan, söz söyleyen ham kişi, münasebetsiz.
güne: güneş alan yer, güneşli yer.
helise: buğdaydan yapılan bir yemek.
ırma: uzaklaştırma, kaybetme.
inam: inanılmış, güvenilmiş, emin.
kadim: önsüz, ezeli, sonu olmayan.
kan: maden ocağı, kaynak, memba.
kargış: lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı.
kihal: yaşlı, kemâlini bulmuş kimseler, kâmil insanlar. olgunluk çağında bulunanlar.
levh: üstüne yazı yazılan düz taş veya tahta, levha.
mahpara: mahpare, ay parçası, ay benzeri.
matlub: alacak, istenilen, aranılan şey.
meles: altı üstü el ile eğrilmiş ve pamuk ipliğinden dokunmuş bez, keten gömlek.
miheng: altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. Ölçü. İyiyi kötüyü ayıran ayar aleti. Bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta.
muallak: bir yere dokunmadan havada duran şey.
nakkaş: süsleme sanatkarı, usta.
nefes: Bektaşîlerin, halk tasavvuf ozanlarının tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiir.
rüsvay: küçük düşme, rezil olma.
savat: gümüş işleme, kakma, kaplama.
şuğ: filiz, ağacın ilkbahar sürgünü.
tayın: askerin bir öğün yemeği.
tenûre: tandarlık, mutfakta giyilen giysi, yakasız önü göbeğe kadar açık üst kısmı bele kadar dar etekleri geniş kolsuz giysi.
tiryak: panzehir, zehire karşı ilaç.
uruşan: ruşen, aydın, vuruşan.
yedmek: bir kimseyi elinden tutarak götürmek.
zemzem: Kabe yakınındaki bir kuyu, bu kuyunun Müslümanlarca kutsal suyu.
zühd: sofuluk, zahitlik, dinde şüpheli şeylerden sakınmak, dünya şeylerini aşağı görme, tahkir, dünya nimetlerinde ılımlılık.