Beycan.NET Sözlük
İletişim Sitemap

"arnaç" kelimesinin anlamı nedir?

arnaç (annac) : karşı, karşı yön, meyilli cephe. "Annacımdan gelen güzel"

arnaç kelimesinin ardından gelen kelimeler

Anter: Hz. Ali'nin öldürdüğü söylenen bir yiğit

anuban: anarım

aparmak: götürmek, alıp gitmek. "Felek can aparır..."

ar: utanma.

Arabi: Arapça, Arap kavmine mensup.

ârâm: durup dinlenme, konup rahat etme.

araram: ararım.

arasat: kıyamet kopunca dirilen canlıların toplanacağı yer.

arasın: arasını.

arayı arayı: araya araya.

arayıla: ara ile, aralıklı olarak.

arâyiş: süs, bezek, nakış.

Araz: Aras Nehri.

arbede kılmak: dövüşmek, kavga etmek.

argaç: davarların açıkta toplu olarak yattıkları yer, düz dağ sırtları.

arkın: yavaş, hafif.

arkuru: aykırı, ters

arma: eskiden erkeklerin, askerlerin bellerine bağladıkları fişeklik.

arş: İslam dini inanışına göre göklerin en yüksek katı, göğün dokuzuncu katı.

arzıhal: sunu, sunma.

Hızlı kelimeler listesi

âb: su.

âbşar: su şırıltısı, çağıltı.

ademi: insan, adam.

ağu: zehir.

ahir-kâr: işin sonu.

akl-ı mead: ahirete dönük akıl.

alçah: alçak, yüksel olmayan.

ama: geyik.

andelip: bülbül, seher kuşu.


arzuhal: sunu, sunma.

aşikâr: belli, meydanda, açık.

ayan: açık, belli, ortada.

ayrılmanam: ayrılmam, ayrılamam.

babullah: Allah kapısı.

pahıl: nekes, cimri, şurdan sıkıp şurdan yalayan.

bârû: burç, kale.

bel: geçit.

beş arşın bez: kefen.

bi-huş: akılsız.

bizzazure: zaruri olarak.

bûy: koku.

cazu: 1. Cadı, oyunbaz. 2. Çok güzel.

cığa: yeşil.

çağa: çocuk

çırağ: çıra, mum, ışık.

çit: başörtüsü, yemeni.

dağlı: damgalı.

darp: vuruş, çarpış.

denşirip dermek: bir araya getirip toplamak.

destgir: yardım eden, elinden tutan

dirlik dirilmek: iyi düzende olmak, düzenli bir hayatı olmak.

dulda: rüzgâr ve güneşten korunmuş yer, bölge.

dürülmek: bükülmek, toplanmak.

eğn: üst, boyun, arka, sırt.

Emirler: Mersin yöresinde bir köy.

Erzayıl: Azrail.

eyyam-ı devlet: mutlu günler.

fel: İş, tutum, davranış, oyunbozanlık, dek, desise.

feyl: düşünce, zihniyet.

füruş: satan, satıcı

gasavat: kasavet, tasa, kaygı.

geşimek: geviş getirmek.

gorhana: anıt mezar, türbe.

göz göz olmak: delik deşik olmak, çok acı çekmek.

günevi: güneşin doğduğu yer, doğu yönü.

hadi imdi: acele et, harekete geç.

ham: terbiye görmemiş kişi, çiğ.

harâbât: meyhane, harabeler, viraneler, yıkıntılar.

haşr: kıyamet günü.

hemmi: bütün, hepsi.

hicin: koşu için kulanılan yük taşımayan hörgüçlü güçlü deve.

huddam: hademeler, görevliler, hizmetçiler.

ığranmak: sallanmak.

ıssı: sıcak.

ihlâs: özlü, gönülden davranma, içtenlik, temiz yüreklilik, Tanrı'nın birliğini belirtme.

inleyüben: inleyerek.

itgin: yitik, yitkin.

kaftan: çoğu ipekli, uzun, süslü üst giysi.

kançeri: nereye.

kasar: üşenme, tembellik etme. Boğazı tutup nefes aldırmayan bir zahmet. Çeker. Sıkar.

ked: boy.

kemter: değersiz, aşağılık.

kıcı: dolunun ufağı.

kim: ki.

kolçak: bilekten dirseğe kadar kola geçirilen iğreti kolluk.

kulun: yavrulamak, doğurmak.

lâcerem: şüphesiz, elbette.

libas: giysi.

mail: ehil, meyil.

mazarrat: zararlar

melûl: üzgün.

meşâyih: şeyhler.

mihr: güneş, taht, saltanat, sevgi, aşk.

muhâl: olanaksız, olması süpheli, zor gerçekleşir.

muy: saç.

Nekir: Sorgu melekleri.

nam: ad, ün, şöhret.

nen: ninni.

nusha: muska.

öne görmek: beklemek.

pâyidâr (paydar): sağlam duran, dayanıklı.

peymane: büyük kadeh, şarap bardağı.

rah: yol.

revane: akmak, gitmek.

sabak: ders.

salâ: namaza davet için çağırmak. Minarede cenâzeye çağrı için okunan salavat, dua. (Kelimenin aslı "Essalât" veya "Salât" dır.)

savsala: lâf, safsata.

sekiz cennet: hadislerde cehennemin yedi, cennetin sekiz olduğu bildirilmiştir.

server: baş, önder, lider.

sırça: cam.

soya: keskin çakı, kara tırnak, şahin ve benzeri kuşların keskin tırnakları.

süllem: merdiven.

şar: şehir.

şevle: şule, alev, yalım, parıltı.

şuriş: karışıklık, kargaşa.

tan eylemek: sövmek, yermek, kınamak.

teber: balta, dervişlerin kullandığı iki yüzlü yarım ay biçimindeki balta.

Tersa: Hıristiyan.

toy: düğün, dernek, ziyafet. 2- kazdan büyük yabani bir kuş,

udlu konuk: ağır konuk, ağırlanması gereken konuk.

usalmak: uslanmak, akıllamak.

üsgüf: üsküf.

vettekun: çekinin, sakının.

yalman: ateş parçası, yalım, tiz, kılıcın meyilli tarafı.

yeğrek: daha iyi.

yöğrük: seri koşan, hızlı yürüyen.

zahman: sıla.

zerbaf: sırma ile dokunmuş kumaş.

zül-cenan: iki cennet.