"alçım" kelimesinin anlamı nedir?
alçım: çeşit.
alçım kelimesinin ardından gelen kelimeler
alef: cana yakın, samimi.
âlem: dünya, kâinat, evren
Allah-amandır: 1-Şaşma, beğenme duygusunu gösterme. 2-Allah aşkına.
alışaban: tutuşarak. "Alışıban yanaram men"
alışmak: tutuşmak, alev almak, alevlenmek.
ali: büyük, yüksek, üstün, yüce, aziz olan.
Al-i aba: Hz. Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'den oluşan kutsal topluluk
Al-i Yezid: Muaviye'nin oğlu Yezid ve onun soyundan gelenler.
alişan: şan ve şerefi büyük olan, meşhur, bir çeşit lale.
alvala: al renkli ipek dokuma yüz örtüsü.
amal: amel, yapılan iş, eylem, edim. 2- ameller.
aman: sığınca, koruyucu, dayanma gücü, umut.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
arnaç: karşı, karşı yön, meyilli cephe. "Annacımdan gelen güzel"
ayakça: ayak kelepçesi, ayak bağı.
bahil: nekes, cimri, şurdan sıkıp şurdan yalayan.
barı: bari, hiç değilse, hiç olmazsa.
beka: kalma, kalım,sürme, yaşama.
cayız: caiz, olabilir, yakışık alan.
dağlanmak: 1 .Kızgın demirle damgalanmak. 2. Yanmak. 3.Sağaltma amacıyla vücudun yaralı ve sayrılıklı bölümlerinin kızgın demirle yakılması.
temren: okun ucundaki sivri demir.
diriğ: dirlik, geçim, yaşayış, esirgeme, yasaklama.
dudu: papağan türünden, taklit yapan bir kuş.
ervâh: ruhlar, canlar, yaşamın cevherleri
fehm: anlama, anlayış, izan.
fetva: şeriat üzerine bir konuda miftünün verdiği yargı.
fuzul: fazla şey, lüzumsuz söz.
gergef: üzerine nakış işlemek için kumaşın ya da bezin gerildiği çerçeve, germe çerçevesi.
hadini: acele et, harekete geç.
halvet: yalnızlık, tenha yer, tenhaya çekilme.
haşimi: yüzdeki benlere biçimlerine göre verilen bir ad.
hicap: perde, örtü, utanma.
hüzn: üzüntü, tasa, üzünç.
ıs: sahip. Örneğin, "bostan ıssı" ifadesi "bostan sahibi" anlamına gelir.
iğva: hırslandırma, kışkırtma.
işve: kadınların hoş aldatıcı tavırları, naz, cilve.
kaykımak: geri dönmek, meyletmek, temayül göstermek.
kile: buğday ve arpa ölçeği olarak kullanılan tahtadan yapılmış kap.
küşat: açış, açılış merasimi, açma, fethetme.
mihnet: zahmet, eziyet, gam, keder, sıkıntı, bela.
muti: itaat eden, boyun eğen, bağlı.
revan: yürüyen, giden, akan.
sal: tabut, düzlük, yayla.
sırat: cehennemin üstüne gerilmiş kıldan ince kılıçtan keskin köprü.
şûride: perişan, âşık, tutkun.
tan etmek: hoş görmemek, kötülemek, yermek, ayıplamak.
tor: acemi, toy, alışmamış.
yallım: yalçın, çıkması güç, sivri kaya.
yeğin: çabuk, suyun çok ve kuvvetli akışı.
yorağ: pabucun üst kısmı.
zerbab: sırma ile dokunmuş kumaş.
zülâl: temiz su, tatlı, soğuk su, hafif güzel su.