"haramzade" kelimesinin anlamı nedir?
haramzade: anası babası belli olmayan, piç.
haramzade kelimesinin ardından gelen kelimeler
harc: vergi, bir iş için kullanılan madde, bir işe sarfedilen emek, sarf.
hared: hışım etmek, men etmek, engel olmak, yasaklamak.
harı: atın hızlı koşması, şaha kalkması.
harif: iş ehli, iş sahibi.
Harut Marut: İnsanları kötü yola çekmek için dünyaya gönderilen iki melek.
hasbal: konuşma, durumunu anlatma.
has: iyi, güzel, en güzel.
haşa: asla, kesinlikle, hiçbir zaman.
haşimi: yüzdeki benlere biçimlerine göre verilen bir ad.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.
demde: eğlencede, dolaşmada.
dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.
döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.
eflâk: felekler, gökler, yıldızlar.
erkan: esaslar, destekler , direkler, reisler, önemli kişiler.
fâş: duyurma, açığa vurma, yayma.
ferraş: döşeyen, döşemeci,hizmetçi, Kâbe'yi süpüren.
fodul: sıradan, töreden dışarı iş yapan, söz söyleyen ham kişi, münasebetsiz.
garet: yağma, talan, çapul.
giryân: kederli, üzgün, ağlayan.
göymek: yanmak, yanacak hale gelmek.
gümrah: sapık, yolunu kaybetmiş.
hâcet: ihtiyaç, dilek, istek.
Hâlik: Yaradan, Tanrı, Allah
hercai: 1.Hiçbir şeyde kararlı olmayan kimse, gelgeç, yeltek. 2.Aşkta değişken.
Hicret: Memleketten memlekete göç, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye göç etmesi ki İslam takviminde tarih başı sayılır.
ılgar: verilmiş söz, ant.
muhtesip: belediye başkanının görevi, belediyeye verilen vergi.
kerem: merhamet, bağışlama, onur, lûtuf, iyilik.
kiraman katibi: insanların iki tarafında bulunup, sevaplarını ve günahlarını yazan meleklerin adı.
küfran: iyilik bilmemek, gördüğü iyiliği unutmak, insanlığını unutmak.
lâin: lânetli, kovulmuş, istenilmeyen.
maad: dönülen, dönüp gidilecek yer. ahret, dünyadan sonraki yaşam.
mazul: çıkarılmış, azledilmiş.
menal: ele geçirilen, sahip olunan varlık; mal, mülk.
muhannet: korkak, alçak, kadın gibi, kalleş.
payvend: köstek, atın ayağına vurulan bağ, bukağı.
rahman: merhamet sahibi, Tanrı.
rıza: memnunluk, istek, arzu.
saddak: doğrulama sözü, doğrudur demek.
sim: gümüş, gümüş, tel, ziynet, süs eşyası.
Şeddad: Tanrılık davasında bulunan ilk hükümdar. İrem kentinin kurucusu.
tâat: Tanrı buyrukları, ibadet.
tanış: tanıdık kimse, bildik.
tecdid: yenileme, yeniden yapma.
tevhit: birlemek, Tanrı'yı bilmek.
tûba: cennette bulunduğuna inanılan çeşitli lezzetli yemişler veren bir ağaç.
usul: ölçülü, mevzun, uzun, uslu, akıllı.
visâl: kavuşma, sevgiliye kavuşma.
yeksan: yerle bir, birlikte, beraber, her zaman, denk, bir, eşit.
zerrin: altından yapılma, altın görünüşlü, altın renkli.