"gede" kelimesinin anlamı nedir?
gede: yoksul.
gede kelimesinin ardından gelen kelimeler
gedik: birkaç dönümlük arazi.
Gence: Azerbaycan'da, Kuzey Kafkasya Dağları eteğinde bir yerleşim birimi. Rusça adı Kirovabad ya da Elisavetpol olan şehir. Leyla ile Mecnun, Husrev ile Şirin gibi halk öykülerini ilk kez mesnevi tarzında yazan büyük ozan Genceli Nizami'nin doğduğu yer.
gergef: üzerine nakış işlemek için kumaşın ya da bezin gerildiği çerçeve, germe çerçevesi.
Geyikli Hasan: On dördüncü yüzyılda yaşamış, Bursa'nın Osmanlılarca ele geçirilmesine katılmış, Baba İlyas dervişlerinden bir Sufi. Geyiklerle gezip arkadaşlık ettiği için bu adı almış.
gılman: cennetekilere hizmet eden yakışıklı delikanlı.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.
demde: eğlencede, dolaşmada.
dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.
döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.
eflâk: felekler, gökler, yıldızlar.
erkan: esaslar, destekler , direkler, reisler, önemli kişiler.
fâş: duyurma, açığa vurma, yayma.
ferraş: döşeyen, döşemeci,hizmetçi, Kâbe'yi süpüren.
fodul: sıradan, töreden dışarı iş yapan, söz söyleyen ham kişi, münasebetsiz.
garet: yağma, talan, çapul.
gussa: tasa, sıkıntı, üzüntü.
güvah: şahit, delil, tanık.
hâmil: yüklenen, gebe, hamile.
harif: iş ehli, iş sahibi.
hünkâr: Padşah, hükümdar, sultan.
ılkım: uzaktan titreyerek gelen ses, karların eriyip akması.
ibtida: önce, ilk önce, başlangıç.
kalan: şimdiden sonra, artık, gayri.
kesmik: buğday başaklarıyla karışık saman, harmanda iyi döğülmeyip kabuklarıyla karışmış buğday taneleri.
kırcı: küçük taneli yoğun kar.
külhan: hamamlarda su ısıtmak için ateş yakılan yer.
Lâ taknatû: "Umut kesmeyin" anlamında Kur'anda geçen söz.
menkûr: inkar olunmuşluk belgesi.
mirze: soylu, saygın kişi, mirza.
mukaddem: zaman ve mekan cihetiyle daha evvel olan.
müdam: devam eden, süren, sürekli.
mürver: beyaz çiçek açan bir süs ağacı, bu ağacın çiçeğine verilen ad.
ravza: çayırlık, çimenlik, bahçe.
riya: özü sözü bir olmamak. İki yüzlülük.
sefa: saflık, temizlik, şenlik, keyif.
semek: balık, dünyayı boynuzlarında taşıdığına inanılan öküzün altında bulunan balık.
şilek: yük halinde bağlanmış çalı çırpı pılı pırtıdan ibaret sırt yükü.
tapı: tapınılan şey, mabut.
tezkin: teşbih etmek, benzetmek.
vala: gelinin başına örtülen bir çeşit örtü.
yad: yabancı, yabancı il.
zibâ: süslü, yakışıklı, güzel.