"aheste" kelimesinin anlamı nedir?
aheste: yavaş, ağır, yavaş yavaş
aheste kelimesinin ardından gelen kelimeler
ahi: Arapça kardeş anlamına gelen bu sözcük, hem ustaları, hem çırakları içine alan esnaf loncalarının liderine verilen ad olmuştur.
ahir: en son, sondaki, nihayet, son olarak. son, sonuncu.
ahlak: huylar, davranışlar, etik.
ahsen-i takvim: en güzel kıvama koyma, Cenab-ı Hakkın her şeyi kendisine layık en güzel kıvam, sıfat ve surette yaratılması.
Ahmet: Hz. Muhammed'in adlarından biri.
akdem: ilk, önce, önceki, daha önceki
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
akdem: ilk, önce, önceki, daha önceki
alişan: şan ve şerefi büyük olan, meşhur, bir çeşit lale.
becare: biçare, çaresiz, umarsız.
caht: bile bile inkar etme.
Cercis: Peygamber, yetmiş kere öldürülüp dirildiğine inanıldığı için şiirde bu yanı ile anılır.
çalmak: doğmak, vurmak, atmak.
dem: 1- vakit, zaman 2- nefes, kan.
ednâ: en aşağı, basit, değersiz.
eşkâl: bçimler, şekiller.
farımak: yaşlanmak, ihtiyarlamak, yorulmak.
ferdâ: yarın, gelecek zaman.
firdevs: cennette altıncı bahçe, sekiz cennetten biri.
gammaz: yalan haber getirip götüren kötü kişi.
gülbang: Çeşitli Tasavvuf törenlerinde yüksek sesle okunan dua. Alevi törenlerine gülbank çekmek olarak girmiştir.
halas: kurtulma, kurtuluş.
Harut Marut: İnsanları kötü yola çekmek için dünyaya gönderilen iki melek.
hezaran: yaprakları dere otuna benzer bir çiçek cinsi.
ilm-i ledün: Tanrı sırlarından ve Tanrı niteliklerinden söz eden bilim.
irmez: ermez, kavuşmaz, ulaşmaz.
kâm: istenen, beklenen şey.
karak: bakış, hayal, gözbebeği.
kavvas: oklu asker, bekçi, kapıcı.
Kırmızı taç: Alevi ve Bektaşî inancına göre Hz. Ali'ye gökten gönderilen kırmızı başlık, Hz. Muhammed'in vefatından sonra Hz. Ali bu tacı giymiştir.
Kün: Tanrı'nın evreni yaratırken buyurduğu "ol" emri.
mâsiva: Tanrı'dan başka bütün varlıklar.
merdût: kovulmuş, reddedilmiş, sürülmüş.
mezâhir: Tanrı sıfatlarının belirdiği varlıklar.
miskal: bir ağırlık ölçüsü. Bir buçuk dirhemlik ağırlık ölçüsü. Altın ve diğer değerli madenleri ölçmek için kullanılırdı.
naciler: kurtulmuşlar, esenlik ve saadete kavuşanlar.
salyane: salgın, vergi, yıllık saptanan para.
sedir: üstü halı, kilimle örtülü, minderli, yastıklı kerevet, divan.
sivâ: Tanrı'dan başka her şey.
şahbaz: yiğit, güçlü, iri bir tür akdoğan.
şirk: ortak tanımak, Tanrı'ya ortak koşmak.
taht: hükümdarların oturduğu büyük, süslü koltuk.
umman: büyük deniz, engin deniz, okyanus.