"ördemli" kelimesinin anlamı nedir?
ördemli (
erdemli)
: elinden iş gelen, becerikli.
ördemli kelimesinin ardından gelen kelimeler
ergeç: dört yaşında keçi.
erkan: esaslar, destekler , direkler, reisler, önemli kişiler.
erte: yarınki, gelecek gün.
erte namazı: ertelenmiş, kılınmamış namaz, kazaya bırakılan namaz.
ervâh: ruhlar, canlar, yaşamın cevherleri
eshab: sahipler, malik ve mutasarrıf olanlar, Peygamber'i görmek ve sohbetine katılmak şerefine erişenler.
esma: ismin çoğulu, isimler.
eşkâl: bçimler, şekiller.
eşkere: meydanda, ortada, aşikâr.
etba: uşaklar, hizmetçiler
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.
demde: eğlencede, dolaşmada.
dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.
döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.
eflâk: felekler, gökler, yıldızlar.
etba: uşaklar, hizmetçiler
fâriza: farz olan, yapılması Kuran'la emredilen.
Feridun: İran mitolojisinde Zalim Cemşid'in yerine tahta çıkarak hükümdar olur. Aslı Hint-İran Tanrılarından gelmedir.
Ganî: Tanrı, zengin, varlıklı.
halfet: yalnızlık, dervişlerin tapınma için tek başlarına bir yere kapanmaları, alvet.
hırâm: nazlı, edalı, salına salına gidiş.
hüccet: kanıt, delil, ispat için kullanılan yazılı belge.
ırgalamak: yerinden oynatmak, sallamak, sarsmak.
iflah: onma, zor durumdan kurtulma, iyi duruma gelme.
imâret: emirlik, beylik. 2- yapı, mamur yer.
karal: karar, dayanç, dayanma gücü.
kıvı: hücüm, atak, saldırma.
küne: köşe, bucak, bodrum.
lefir: bir nevi kıymetli şal.
masnıt: muvazene, denge, dayanak.
micik: atılmış, bozuk yiyecek.
nâdan: cahil, gerçek bilgisi olmayan, arif olmayan.
onarı: iyi, düzgün, uygun.
pervan: pervane, geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek.
serencam: baştan geçen, ibret veren şey.
siyec: kadın feslerinin önüne dizilen bir sıra altın, çalı çırpıdan yapılma çit.
tülek: tazece tüylemeye başlamış, tüyünü değiştirmekte olan, usta, hileci.
urd: kuru ot veya çalıların yanması.
ümera: amirler, yüksek memurlar.
yavuz: kötü, dehşetli iyi.
zubun: bezden yapılma iç hırkası veya iç gömleği.