Beycan.NET Sözlük
İletişim Sitemap

"dügeli" kelimesinin anlamı nedir?

dügeli: bütün, hepsi.

dügeli kelimesinin ardından gelen kelimeler

dügü: pirinç.

dülbent: yazma.

dün: gece.

dün ü gece: gece gündüz.

dür eyle: uzak dur.

dürdane: inci tanesi

dürraç: bir kuş, turaç kuşu.

turaç: bir kuş, turaç kuşu.

dürraçlanmak: düraç kuşu gibi ötmek.

dürülmek: bükülmek, toplanmak.

düşdi: başladı, koyuldu.

düşvâr: güç, zor

eazi: aziz, izzetli, yüksek.

ebrişim: kalınca bükülmüş ipek, iplik, saç, ibrişim.

ebrû: kaş

ecel kuşu: ölüm.

edâ: çalım, işve, naz. 2- bizim, durum.

edb: su gibi akıp giden güzel söz.

edicek: edince.

edik: çedik, çizme, çocukların giydiği ufak pabuç.

Hızlı kelimeler listesi

âb: su.

âbşar: su şırıltısı, çağıltı.

ademi: insan, adam.

ağu: zehir.

ahir-kâr: işin sonu.

akl-ı mead: ahirete dönük akıl.

alçah: alçak, yüksel olmayan.

ama: geyik.

andelip: bülbül, seher kuşu.

arkuru: aykırı, ters

Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.

avurmak: eğilmek, çevirmek.

ayn-i irşid: irşadın ta kendisi, aydınlatma.

azıtmak: yoldan çıkmak, sapıtmak.

bahâdır: yiğit.

bâran: yağmur

bedirlenmiş: ayın on dördüne benzemiş.

berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.

bider: tohum.

büryân: kebap, kızartma.

burdubâr: tahammüllü, yumuşak huylu.

cânib: yön, yan, taraf

cevşen: zırh

cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.

çarkacı: ordunun öncüleri.

çırak: ışık, mum, kandil

dad eylemek: yardım dilemek, yahut yardım etmek.

danışmak: konuşmak.

demde: eğlencede, dolaşmada.

desdimal: el sileceği, yağlık.

dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.

döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.


edicek: edince.

Elest Bezmi: Tanrı kulları yaratınca onlara, "ben sizin Tanrınız değil miyim?" diye sorar. Elest'in lugat anlamı "değil miyim?"dir. Bu sorunun sorulduğuna inanılan meclise Elest Bezmi denir.

epsem: dilsiz, konuşmayan.

essah: doğru.

fâni: ölümlü.

ferağ: gözyaşı.

firağ: ayrılık, ayrılık acısı, firak.

galmagal: kavga, çekişme.

geh: bazı.

gız: kız.

gönen: nem.

güçücek: küçücük.

güzaf: boş, asılsız söz, yalan söz.

hakık: akik, değerli bir taş türü.

hamr: aşk şarabı.

harir don: ipekten yapılmış elbise.

hazan: güz, sonbahar.

hezâr: bin.

hod: kendi, bizzat.

hûri: cennet kızı, güzel kız.

ırak: ırak, uzak.

icazet: izin, onay.

ilâyık: lâyık, yaraşır.

reyhan: fesleğen.

Kâbil: Hz. Âdem'in oğullarından biri.

kalmaç: geveze.

karahal: kara benekli bir av kuşu.

kavum: kavim, hısım, akraba.

kelemek: gagalayıp yemek, gagalamak.

kesiret: bolluk, çokluk.

Kırklar: Tanrı'nın buyruğu uyarınca evreni yöneten kırk ermiş, Fatma'nın evinde düzenlenen toplantıya katılıp da İmam Ali'den feyz alanlar, elinden üzüm suyu içenler.

koca: yaşlı, ihtiyar.

koz: ceviz

kuli'l Hakk: doğruyu söyle, gerçeği söyle.

lavaş: yufka ekmek.

mah: ay.

meral: dişi geyik.

mekkâr: hileci, düzenci.

menzil: mesafe, ulaşılması amaçlanan yer, tasvvufta manevi yolculuk sırasında varılan uğranılan makam ve mertebeler.

mevzun: şiir, ölçülü.

misk: güzel kokulu bir madde.

mukarrer: kararlaştırılmış.

müdedbir: tedbirli, tedbir eden.

müşrik: Alah'a ortak koşan.

naşı: engel, kötü kişi, mezhepten dışarı adam.

Nevruz: Eski bir İran takvimine göre yeni yılın ve ilkbaharın başlangıç günü, 22 Mart.

od: areş.

palan: semer, eyer.

perizât: peri kızı.

piyâle: kadeh.

râyegân: ucuz, bedava.

ruh: yanak.

sağalmak: iyileşmek.

salmanam: salmam, bırakmam.

secde: namazda yere kapanma durumu.

senâ: övgü, yüceltme.

seyyah: gezgin, gezmen.

sipahi: atlı asker.

suna: su gibi güzel, boyu posu güzel sevgili, bir ördek cinsi.

şâdoluben: sevinerek.

şem: mum.

şimdiden geri: şimdiden sonra.

taharet: temizlik.

tapu: makam.

tefrik: ayırmak.

tezmek: kaçmak.

turalanmak: avlanmak.

uluk: ulu, büyük, güzel.

üce: yüce, yüksek.

vasl: birleşme, kavuşma.

yağlık: mendil, çevre, çenber.

yavıklamak: kaybetmek, yitirmek.

yermek: kötülemek.

Yusuf: İbrani Peygamberi. Yakup peygamberin oğlu, Yusuf'un serüveni Tevrat'ta, Tekvin bölümündedir. Yusuf, Kur'an'ı Kerim'de de yer alır [Yusuf Suresi]. İslami edebiyatlarda "Ahsen'ül Kısas" diye geçen Hikayenin en güzeli diye anılan Yusuf hikayesinin etkileri Türk Edebiyatı'nda da yaygındır. Yusuf ile Züleyha- Zeliha arasında geçen olaylar birçok mesneviye konu oldu, Yusuf ile Züleyha adını taşıyan bir çok hikaye yazıldı.

zeber: üst, gök.

zikr: anma.