"dudu" kelimesinin anlamı nedir?
dudu: papağan türünden, taklit yapan bir kuş.
dudu kelimesinin ardından gelen kelimeler
dulda: rüzgâr ve güneşten korunmuş yer, bölge.
durak: makam, durulan oturulan yer.
dübür: iki yaşındaki erkek keçi.
turaç: bir kuş, turaç kuşu.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.
demde: eğlencede, dolaşmada.
dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.
döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.
erte: yarınki, gelecek gün.
fodulluk: sıradan, töreden dışarı iş yapan, söz söyleyen ham kişi, münasebetsiz.
güne: güneş alan yer, güneşli yer.
helise: buğdaydan yapılan bir yemek.
ırma: uzaklaştırma, kaybetme.
inam: inanılmış, güvenilmiş, emin.
kadim: önsüz, ezeli, sonu olmayan.
kan: maden ocağı, kaynak, memba.
kargış: lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı.
kihal: yaşlı, kemâlini bulmuş kimseler, kâmil insanlar. olgunluk çağında bulunanlar.
levh: üstüne yazı yazılan düz taş veya tahta, levha.
mahpara: mahpare, ay parçası, ay benzeri.
matlub: alacak, istenilen, aranılan şey.
meles: altı üstü el ile eğrilmiş ve pamuk ipliğinden dokunmuş bez, keten gömlek.
miheng: altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. Ölçü. İyiyi kötüyü ayıran ayar aleti. Bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta.
muallak: bir yere dokunmadan havada duran şey.
nakkaş: süsleme sanatkarı, usta.
nefes: Bektaşîlerin, halk tasavvuf ozanlarının tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiir.
rüsvay: küçük düşme, rezil olma.
savat: gümüş işleme, kakma, kaplama.
şuğ: filiz, ağacın ilkbahar sürgünü.
tayın: askerin bir öğün yemeği.
tenûre: tandarlık, mutfakta giyilen giysi, yakasız önü göbeğe kadar açık üst kısmı bele kadar dar etekleri geniş kolsuz giysi.
tiryak: panzehir, zehire karşı ilaç.
uruşan: ruşen, aydın, vuruşan.
yedmek: bir kimseyi elinden tutarak götürmek.
zemzem: Kabe yakınındaki bir kuyu, bu kuyunun Müslümanlarca kutsal suyu.
zühd: sofuluk, zahitlik, dinde şüpheli şeylerden sakınmak, dünya şeylerini aşağı görme, tahkir, dünya nimetlerinde ılımlılık.