Beycan.NET Sözlük
İletişim Sitemap

"dölek" kelimesinin anlamı nedir?

dölek: düz yer, uslu kişi.

dölek kelimesinin ardından gelen kelimeler

döngün: dargın

dönmenem: dönmem.

Dört Kapı: Sufi'yi Tanrı'ya götüren yol dört kapı ile belirlenmiştir. Yola, Tarikata giren bu kapılardan sıra ile geçecektir. Bunlar, Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat kapılarıdır. Her kapının on dört özelliği vardır ki, bunların topuna birden Kırk Makam denir.

Kırk Makam: Sufi'yi Tanrı'ya götüren yol dört kapı ile belirlenmiştir. Yola, Tarikata giren bu kapılardan sıra ile geçecektir. Bunlar, Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat kapılarıdır. Her kapının on dört özelliği vardır ki, bunların topuna birden Kırk Makam denir.

döş: göğüs

döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.

döymek: tahammül etmek.

dözmek: katlanmak, dayanmak.

dudu: papağan türünden, taklit yapan bir kuş.

dulda: rüzgâr ve güneşten korunmuş yer, bölge.

durak: makam, durulan oturulan yer.

dûd: duman, tütün

duhan: duman, tütün

dûr: ırak, uzak

dûş: sırt, omuz, düş.

dûzah: cehennem, tamu.

duzeh: cehennem.

: iki.

dübür: iki yaşındaki erkek keçi.

dügeli: bütün, hepsi.

Hızlı kelimeler listesi

âb: su.

âbşar: su şırıltısı, çağıltı.

ademi: insan, adam.

ağu: zehir.

ahir-kâr: işin sonu.

akl-ı mead: ahirete dönük akıl.

alçah: alçak, yüksel olmayan.

ama: geyik.

andelip: bülbül, seher kuşu.

arkuru: aykırı, ters

Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.

avurmak: eğilmek, çevirmek.

ayn-i irşid: irşadın ta kendisi, aydınlatma.

azıtmak: yoldan çıkmak, sapıtmak.

bahâdır: yiğit.

bâran: yağmur

bedirlenmiş: ayın on dördüne benzemiş.

berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.

bider: tohum.

büryân: kebap, kızartma.

burdubâr: tahammüllü, yumuşak huylu.

cânib: yön, yan, taraf

cevşen: zırh

cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.

çarkacı: ordunun öncüleri.

çırak: ışık, mum, kandil

dad eylemek: yardım dilemek, yahut yardım etmek.

danışmak: konuşmak.

demde: eğlencede, dolaşmada.

desdimal: el sileceği, yağlık.

dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.


dügeli: bütün, hepsi.

edik: çedik, çizme, çocukların giydiği ufak pabuç.

elif: Arap alfabesinin ilk harfi. İnanılır ki, öteki harflerin hepsi elifi yapan noktanın çeşitli bükülmelerinden ortaya çıkmıştır. Elif böylece, her bilginin kaynağı, her işin başı sayılmıştır. Uzun ve ince olması nedeniyle Divan şairlerimiz sevgililerinin boyunu elife benzetmişlerdir.

er: erkek, yiğit, derviş, tarikat yolcusu

eşg: aşk.

farı: yüce.

ferec- fereci: sevinç, neşe, ferahlık anlamına Arapça bir söz. Eskiden din adamlarının giydiği, ferah, geniş bir elbiseye fereci denirdi. Ferace bundan gelmiştir.

firak: hasret, özlem, ayrılık, sıkıntı

gam-ı hicr: ayrılık derdi.

gele gör: gel de gör.

gidi: deyyus, pezevenk.

gönenmek: mesut olmak

güher: inci, mücevher.

güzar: dolaşma, gezinti.

hâlâl: nikâhlı kadın.

Hamza: Arap savaşçısı. Abdülmuttalib'in oğlu ve Hz.Muhammed'in amcası. 625 yılında Uhud Savaşı'nda öldü.

hark: su yolu.

hazer: sakınma, korunma.

hezar-destan: bülbül.

hon: sofra.

hurç: heybe.

ıramak: uzamak, uzaklaşmak.

içre: içinde, içeri.

ilen (inen): ile.

irfân: bilgi, biliş, buluş, anlayış. Tanrı'nın sırlarını ve gerçeklerini kavrama.

kabz: sıkıntı.

kaltak: kuskunsuz eyer.

karangu: karanlık.

kavşurmak: kavuşturmak, kayd.

keleş: güzel, yakışıklı, yiğit, cesur, mert.

keşik: sıra, nöbet.

Kırk kapı: kırk makam.

koçağ: koçak, yiğit.

köçek: küçük, tarikata yeni girmiş genç,törende oynayan delikanlı.

kümbet: kubbe, damı kubbe biçiminde olan yapı.

leb: dudak.

mahbup: sevilen, sevgili.

marhama (mahrama): köylü kadınların başlarına örtündükleri bellerine kadar uzanan örtü.

mekkâre: hileci, düzenci kadın.

merci: dönülüp gelinecek yer.

meyl: istek, arzu, gönül akması.

misk-ü-amber: çok güzel koku.

muntazır: bekleyen, gözleyen.

müddei: iddia eden.

mütevelli: bir vakıf malının yönetimiyle görenlendirilen kişi.

nazar: bakış.

nigar: resim, güzel, sevgili.

oflaz: eflatun rengi

palas: keçe, eski püskü şeylerden yapılmış giysi, değersiz elbise.

perran: uçan, uçucu.

pohur: azgın deve, erkek deve.

rayiha: koku.

rumûm: anlamlı gizli sözler. simge.

sagir: küçük.

sâlus: hileci, düzenci, gösterişçi.

sücud: namazda yere kapanma durumu.

seng: taş.

seyyat: avcı.

sîr: gizlice.

Suphan: Tanrı, Allah.

şahan: şahin.

şem'a: mum.

şirgir: aslan avcısı.

tahir: temiz.

tapusunda: huzurunda.

tehne: tenha, ıssız.

tıfıl: çocuk.

Turan: Eski İranlılar tarafından Türk ülkesine verilen ad; Orta Asya.

umar: çare.

üç yüz altmış altı kapı: Hurifiler göre vücutta bulunan damarlar.

vasvetmek: övmek, anlatmak.

yahşi: iyi.

yavlak: çok, yeğin.

yesir: esir.

yusuf alması: bir cins kırmızı elma.

zebun: güçsüz, zayıf.

zinet: ziynet, bezek, süs, takı.