Beycan.NET Sözlük
İletişim Sitemap

"deste katar" kelimesinin anlamı nedir?

deste katar: develeri dizmek, sıralamak.

deste katar kelimesinin ardından gelen kelimeler

destgir: yardım eden, elinden tutan

destûr: sarık.

deşirmek: devşirmek, toplamak.

devinmek: kımıldamak, iki yana dönüp sallanmak.

devlik: geçim, idare.

devrân: çağ, zaman, felek.

devre: ters, değişik.

deyyan: mükafatlandıran ya da cezalandıran hâkim, Tanrı.

deyi: diye.

deyü: diye.

deyr: manastır.

dıkızlamak: sıkışmak, iyi çalışmamak.

dırîga: esirgemek, yazık.

didâr: yüz.

dide: göz.

dilber: güzel.

dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.

dildar: sevgilisinin gönlünü çelmiş.

dir: derlemek, toplamak, bir araya getirmek.

diriğ: dirlik, geçim, yaşayış, esirgeme, yasaklama.

Hızlı kelimeler listesi

âb: su.

âbşar: su şırıltısı, çağıltı.

ademi: insan, adam.

ağu: zehir.

ahir-kâr: işin sonu.

akl-ı mead: ahirete dönük akıl.

alçah: alçak, yüksel olmayan.

ama: geyik.

andelip: bülbül, seher kuşu.

arkuru: aykırı, ters

Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.

avurmak: eğilmek, çevirmek.

ayn-i irşid: irşadın ta kendisi, aydınlatma.

azıtmak: yoldan çıkmak, sapıtmak.

bahâdır: yiğit.

bâran: yağmur

bedirlenmiş: ayın on dördüne benzemiş.

berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.

bider: tohum.

büryân: kebap, kızartma.

burdubâr: tahammüllü, yumuşak huylu.

cânib: yön, yan, taraf

cevşen: zırh

cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.

çarkacı: ordunun öncüleri.

çırak: ışık, mum, kandil

dad eylemek: yardım dilemek, yahut yardım etmek.

danışmak: konuşmak.

demde: eğlencede, dolaşmada.

desdimal: el sileceği, yağlık.


diriğ: dirlik, geçim, yaşayış, esirgeme, yasaklama.

dudu: papağan türünden, taklit yapan bir kuş.

dürraçlanmak: düraç kuşu gibi ötmek.

eğlim: kıvrım.

emmi: amca.

ervâh: ruhlar, canlar, yaşamın cevherleri

eyyâm: günler.

fehm: anlama, anlayış, izan.

fetva: şeriat üzerine bir konuda miftünün verdiği yargı.

fuzul: fazla şey, lüzumsuz söz.

gark: boğulma

gergef: üzerine nakış işlemek için kumaşın ya da bezin gerildiği çerçeve, germe çerçevesi.

gora: koruk, üzüm.

göyne göyne: yana yana.

gönülmek: yönelmek, teveccüh etmek.

hadini: acele et, harekete geç.

halvet: yalnızlık, tenha yer, tenhaya çekilme.

har: eşek.

haşimi: yüzdeki benlere biçimlerine göre verilen bir ad.

hemişe: her zaman.

hicap: perde, örtü, utanma.

huccac: hacılar.

hüzn: üzüntü, tasa, üzünç.

ıs: sahip. Örneğin, "bostan ıssı" ifadesi "bostan sahibi" anlamına gelir.

iğva: hırslandırma, kışkırtma.

ingin: alçak yer

işve: kadınların hoş aldatıcı tavırları, naz, cilve.

Kaf: Bir masal dağı adı.

Kanber: Hz. Ali'nin kölesi.

karımak: yaşlanmak, ihtiyarlamak.

kaykımak: geri dönmek, meyletmek, temayül göstermek.

kemlik: kötülük.

kıblegâh: kıble yeri.

kile: buğday ve arpa ölçeği olarak kullanılan tahtadan yapılmış kap.

kolbağ: bilezik.

kunlamak: yavrulamak, doğurmak.

küşat: açış, açılış merasimi, açma, fethetme.

leyl: gece.

mahrama: mendil.

mayıl olmak: meyil vermek, sevmek, gönül vermek.

melil: üzgün.

mestur: örtülmüş.

mihnet: zahmet, eziyet, gam, keder, sıkıntı, bela.

mugallit: taklitçi.

muti: itaat eden, boyun eğen, bağlı.

Münker: Sorgu melekleri.

nale: inilti.

nekes: cimri, eli sıkı.

nufte: meni, erlik suyu.

öndün: peşin

payız: sonbahar, güz.

peyman: and, yemin.

Râb: Tanrı, Allah.

revan: yürüyen, giden, akan.

sabâ: sabah rüzgârı.

sal: tabut, düzlük, yayla.

savgat: armağan, hediye.

sehv: hata, yanılma.

sert humar: huysuz eşek.

sırat: cehennemin üstüne gerilmiş kıldan ince kılıçtan keskin köprü.

sonuk: ilaç, merhem.

sürçek: ayağı yere takılan.

şane: tarak.

şeşmek: çözmek, çıkarmak.

şûride: perişan, âşık, tutkun.

tan etmek: hoş görmemek, kötülemek, yermek, ayıplamak.

tebdil: tedbir.

terkin urmak: vazgeçmek.

tor: acemi, toy, alışmamış.

udlu: değerli.

us: akıl.

üsgek: yüksek, yüce.

vesvese: şüphe, kuruntu.

yallım: yalçın, çıkması güç, sivri kaya.

yeğin: çabuk, suyun çok ve kuvvetli akışı.

yorağ: pabucun üst kısmı.

zahimdar: yaralı.

zerbab: sırma ile dokunmuş kumaş.

zülâl: temiz su, tatlı, soğuk su, hafif güzel su.