"cehl" kelimesinin anlamı nedir?
cehl: cahillik, ilimden mahrum olmak, tecrübesizlik.
cehl kelimesinin ardından gelen kelimeler
cellat amanı: ölüm cezasına çarptırılmışlara, ölüm yargısının uygulanmasından önce, son isteği için tanınan süre.
Cercis: Peygamber, yetmiş kere öldürülüp dirildiğine inanıldığı için şiirde bu yanı ile anılır.
cinas: Çok anlamlı bir sözcüğün, her kezinde başka bir anlamını öngörerek yapılan bir söz oyunu sanatı. Değişik cinas biçimleri vardır; tam cinas, birleşik cinas, benzeşmeli cinas, farklı cinas, basit cinas, eksik cinas... Eski Edebiyat'ın bu yaygın söz oyunu sanatından Halk Edebiyatı da nasiplenmiştir. Özellikle manilerde cinasa çok rastlanır.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
civan: genç, genç ve yakışıklı olan.
çeşte: altı telli bir saz, müzik aleti.
çöpür: yünün tarandıktan sonra kalan kaba kötü kısmı.
dolu: 1.İçki. 2.Halk inancında Pir'in , Üçler'in, Erenler'in-Hakk katından aşıklık verilenlere sunduğu kutsal içkiyle dolu kadeh, kase.
fakı: fakıh, İslâm hukuk bilimi.
gürülenmek: artar biçimde alazlanarak yanmak, harlanmak.
hamaylı: boyuna asılan muska, kılıç bağı.
harı: atın hızlı koşması, şaha kalkması.
havar: bağırtı, yardım dileme.
hevâset: nefse uyarak yapılan şeyler, kötülük.
ıkrar: söylemek, inancını sözle söylemek.
ikdam: gayret ve sebatla devamlı çalışma.
intizar: beddua. 2- bekleme, beklenilme, gözleme.
izzet: yücelik, ululuk, değerlilik, saygı, ikram, güç, kuvvet.
kangı: hangi, hangisi, kim.
kırağ: kenar, kıyı. Sahil.
külek: yoğurt, ayran koymaya yarar ağaç kova.
madrabaz: vurguncu, malı saklayıp fiyat yükselince satan kimse.
mâmure: imar edilmiş; güzel yapılı, bayındır yer.
mebde: başlangıç, kaynak, kök.
nübüvvet: peygamberlik, nebi olmak, nebilik, Allah'ın emriyle görevli olarak insanları doğru yola çevirmek.
öşek: postu değerli bir av hayvanı.
perçem: alına ve yüze düşürülen saç, kakül.
pişe: iş güç, alışkanlık.
safâ: saflık, temizlik, şenlik, keyif.
salağ: davar avlusu, toplantı yeri,düzlük sağ taraf,ucu toplu zincirli bir nevi savaş tokmağı.
semah: oyun ve müzikle yapılan dinsel tören.
ulanmak: ulaşmak, kavuşmak, eklenmek.