"abık" kelimesinin anlamı nedir?
abık: kaçak, kaçan
abık kelimesinin ardından gelen kelimeler
ab-ı zemzem: Kabe yakınlarında bir kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
abidane: ibadet edene yakışacak bir surette.
abit: çok ibadet eden, dindar.
ablak: değirmi, yaygın yüz.
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
acayip: acaib, şaşırtacak ve hayret verici şeyler.
acib: acaib, şaşırtacak ve hayret verici şeyler.
aceb: şaşma, şaşakalma, acaba.
aceba: şaşma, şaşakalma, acaba.
âcizi: acizlik, zavallı, alçak gönüllü kimseye ait, bir kimsenin kendinden söz ederken kullandığı sözcük.
acuz: kocakarı, cadı karı.
Hızlı kelimeler listesi
ahd ü peyman: yemin, yemine dayalı sözleşme, antlaşarak yapılan sözleşme.
Al-i aba: Hz. Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'den oluşan kutsal topluluk
bağman: bağcı, bahçıvan, bağ bekçisi.
bezestan: değerli eşyanın satıldığı kapalı çarşı.
billah: Tanrı adına içilen ant.
çevre: sırma işlemeli baş örtüsü, mendil.
dalgerdan: 1.Güzel göğüs. 2.Vücudun omuzla birlikte göğüsten yukarı bölümü, büst.
dehr: dünya, zaman, devir
edb: su gibi akıp giden güzel söz.
el aman: bozgun ve sızlanma anlatır.
enik: kedi ve köpek yavrusu.
fakr: yoksulluk, eksiklik
filhâl: (Fi-l-hâl) Şimdi, hemen. * Bu halde. * Hadd-i zâtında.
gedik: birkaç dönümlük arazi.
hamir: şarap, alkollü içkiler.
hayf: haksızlık, zulüm, yazık ki, heyhat, vah.
hûr: cennet kızı, güzel kız.
ibrim ibrim: dalga dalga ibrişimli, gelinin başına takılan ipek tel.
kabal: ortaklaşa ya da ücretle başkasının tarlasında çalışma.
kavl: söz verme, sözleşme.
kırkbudak: Hacı Bektaş ve Balım Sultan tekkelerinde bulunan kırk mumlu şamdan.
koyak: yüksekten inen suların toplandığı yer, derin olmayan çukur.
lat: Arapların İslam öncesi putlarından biri.
nasuh: bozmamak üzere tövbe eden adam, bu çeşitten tövbe.
obrulmak: oyulmak, oyula oyula suya batmak.
peri: doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel, çok güzel dişi varlık.
riyâzât: az yemek, az içmek az uyumak yoluyla nefsi terbiye etmek. Nefsi yenmek için bunlara katlanmak.
Salman: Peygambere ilk iman edenlerden bir İranlı.
Seb'ül mesan: Yedi kat gökyüzü. Yedi ayetten oluşan Fatiha suresi.
semender: ateşte yanmadığı rivayet edilen efsanevi bir hayvan, su kertenkelesi.
sun: yaratma, kurma, yapma.
şekva: şikayet, aciz kaldığını ve zavallılığını haber vermek.
şellek: yük halinde bağlanmış çalı çırpı pılı pırtıdan ibaret sırt yükü.
tağ: kavun, karpuz gibi bitkilerin gövdeleri ve yerde kayılan kolları, dalları.
tapşırmak: 1. lsmarlamak. 2.Emanet etmek. 3. Söylemek, ad söylemek.
ulu divan: mahşer günü insanların Tanrı huzuruna çıkışı.
varak: yaprak, kağıt veya kitap yaprağı, yazılmış kağıt.