"huccac" kelimesinin anlamı nedir?
huccac: hacılar.
huccac kelimesinin ardından gelen kelimeler
huddam: hademeler, görevliler, hizmetçiler.
hûmar: içkinin verdiği sersemlik, baş ağrısı.
hünkâr: Padşah, hükümdar, sultan.
hûr: cennet kızı, güzel kız.
hûri: cennet kızı, güzel kız.
hüccet: kanıt, delil, ispat için kullanılan yazılı belge.
hüma: güvercin büyüklüğünde, zümrüt yeşili kanatlı, üzerinden gcçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan kuş [Huma kuşu], devlet kuşu.
hüzn: üzüntü, tasa, üzünç.
Hızlı kelimeler listesi
âbşar: su şırıltısı, çağıltı.
alçah: alçak, yüksel olmayan.
Aşere-i Mübeşşere: Cennete gidecekleri Hz. Muhammed tarafından bildirilen on İslam büyüğü Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin A vvam, Abdurrahhman bin A vf, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Sait bin Zeyd, Sad bin Ebi vakkas.
berî: ırak, sıyrılmış, kurtulmuş.
cünunluk: coşkunluk, akılsızlık, delilik.
demde: eğlencede, dolaşmada.
dilçevüren: dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu.
döşürmek: devşirmek, bir araya getirmek, toplamak.
eflâk: felekler, gökler, yıldızlar.
erkan: esaslar, destekler , direkler, reisler, önemli kişiler.
fâş: duyurma, açığa vurma, yayma.
ferraş: döşeyen, döşemeci,hizmetçi, Kâbe'yi süpüren.
fodul: sıradan, töreden dışarı iş yapan, söz söyleyen ham kişi, münasebetsiz.
garet: yağma, talan, çapul.
giryân: kederli, üzgün, ağlayan.
göymek: yanmak, yanacak hale gelmek.
gümrah: sapık, yolunu kaybetmiş.
hâcet: ihtiyaç, dilek, istek.
Hâlik: Yaradan, Tanrı, Allah
hıyaban: iki tarafı ağaçlık, geniş yol. Bulvar.
ırmak: ayrılmak, dağılmak, uzaklaşmak.
istiğfar: Tanrı'dan günahların bağışlanmasını dilemek.
kemine: aşağılık, kötü, kusurlu, eksikli.
kulan: yabani at, iki üç yaşında kısrak.
küş: guş, kulak, duymak, işitmek.
levh-kalem: kulun başına gelecek her şeyin Kudret kalemi tarafından, onun doğumundan evvel yazılması. Dünyada olacak her şeyin Kur'an'da yazılmış olması diye yorumlanır.
mahraba: büyük mendil, erkek mendili.
püren: yavşan otu gibi ocaklarda yakılan, süpürge yapılan kokulu bir ot.
rüşd: erginlik, olgunluk.
savay: ipekli bir cins Hint kumaşı.
Süleyman: Kur'an'da anılan peygamberlerden biri, İncil'de de adı geçen İsrail kıralı (İ.Ö.970-93 1 arası). Kur'an'ın bir çok ayetinde Süleyman peygambere verilen iistiin güçler, ilalıi nimetler ve saltanattan söz edilir. Kur'an'a göre Süleynıan, Davut peyganıberin oğludur. Süleylan peygamberin kuşların dilini bildiğine, rüzgara ve cinlere hükmettiğine inanılır. Divan ve Halk şairleri, Süleyman peygamberin doğa üstü güçlerine ve kudretli yüzüğüne (Mührü Süleyman) şiirlerinde telmih yoluyla, sıkça değinirler. Divan ve Halk şiirinde Süleyman peygamber kuvvet ve kudret örneği olarak işlenir.
taylak: iki yaşındaki deve, deve yavrusu.
tepir: kıl elek, kalbur, buğdayın tanelerini samanından ayırmak için kullanılan kamıştan ya da ince dallardan yapılmış sepet.
tiryek: panzehir, zehire karşı ilaç.
ürküşmek: ürkmek, bir şeyden korkup birden sıçramak.
Vesvas: Kur'an-ı Kerim'de Nas suresi. 114/4. ayet.